Merhaba

Merhaba. Bu blog, Sineteci, Amca Size Gazeteci Diyebilir miyim? kitabından yola çıkılarak oluşturuldu. Adı da oradan geliyor. Kitap hazırlandıktan sonra da “Türk sinemasında gazeteci figürü” araştırmamızı kapsayan başka filmlere de ulaştık. Yani, araştırma sürecek. Burada öncelikle, kitapta yer veremediğimiz filmleri aktarmayı amaçlıyoruz. Ama kitapla sınırlı değiliz. Türkiye sineması ve/veya gazetecilik konusunda da araştırma, inceleme, görüş ve yorumlara açığız. Hoşgeldiniz.

Sineteci'de

Reha Erdem'e Venedik'ten ödül Antalya'da En İyi Film Mavi Bisiklet Bir Zamanlar Anadolu'da En İyi 100'de Londra'nın galibi Sivas Yılın 'Genç Cadı'sı Begüm Akkaya Sadri Alışık Oyuncu Ödülleri Esme Madra'ya Güney Kore'den ödül

31 Ağustos 2010 Salı

11'e 10 Kala

Yönetmen: Pelin Esmer
Senaryo: Pelin Esmer
Oyuncular (fotoğraf): Nejat İşler (Ali), Mithat Esmer (Mithat Bey)
Yıl: 2010
Konu: Emniyet Apartmanı’nın dördüncü katında yaşayan Mithat Bey, yıllardır biriktirdiği, evinde kendisine sadece küçük bir yaşam alanı bırakan koleksiyonlarını o güne kadar karşısına çıkan her türlü tehdite karşı korumayı başarmıştır. Koleksiyonunun devamlılığını bozmamak için aradığı herhangi bir parça onu İstanbul’un her köşesine götürebilir. Mithat Bey için İstanbul onun koleksiyonu kadar sınırsızdır. Ali için İstanbul, Emniyet Apartmanı ve çevresiyle sınırlıdır. Köyünden İstanbul’a geldiğinde apartmana kapıcı olarak giren Ali, kızı kapıcı dairesindeki rutubetten astıma yakalanınca, daha iyi koşullar sağlayana kadar bir süre önce ailesini köye geri yollamıştır. Apartmanın diğer sakinleri deprem endişesi ve daha değerli bir eve sahip olma isteğiyle binayı yıkıp yeniden inşaa etmeyi tercih edince, Mithat Bey’in koleksiyonları uğruna verdiği savaşların en zorlusu başlar. Bina yıkılırsa Mithat Bey koleksiyonlarını kaybedecektir, Ali de hem evini, hem işini. Artık apartman, yalnız yaşayan bu iki adamın ortak kaderidir. Koleksiyonun devamlılığı için başlayan ilişkileri, Mithat Bey’in Ali’ye İstanbul’u devretmesiyle farklı bir boyuta geçer, birbirlerinin kaderlerini farketmeden değiştirdikleri bir noktada biter. (11e10kala.com)

28 Ağustos 2010 Cumartesi

İlk 10'da 8 Türk filmi

Sinema seyircisinin yüzde 67,7’si Türk filmlerini tercih etti. Bu yılın ilk altı ayında en çok hasılat elde eden filmler sıralamasında ilk 10’a sekiz Türk filmi girdi. İlk alt ayda, geçen yılın aynı dönemine göre, yerli film seyircisi yüzde 25,5 arttı. Türkiye, yerli film tüketiminde dünyada dördüncü, Avrupa’da birinci oldu. Hasılatlarına (TL) göre, ilk 10’a giren sekiz Türk filmi şunlar: Recep İvedik 3 (28.708.946), Eyyvah Eyvah (21.686.172), Yahşi Batı (20.885.375), Çok Film Hareketler Bunlar (9.490.603), Veda (8.240.410), Kutsal Damacana 2 (6.843.704), Ejder Kapanı (6.716.187), Romantik Komedi (6.099.230).
(Meltem Ersoy, Habertürk, 24.08.2010)

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Büşra

Yönetmen: Alper Çağlar
Senaryo: Bahadır Boysal, Alper Çağlar
Oyuncular (fotoğraf): Mine Kılıç (Büşra), Tayanç Ayaydın (Yaman)
Yıl: 2010
Konu: Cumhuriyetçi çizgide bir gazetenin editörüyle yapılan bir iş görüşmesinin can sıkıcı finalinde ilk kez karşılaşan Büşra ile gazeteci-yazar Yaman Göktuğ’un yolu, Yaman’ın olay çıkardığı bir televizyon programının sonrasında tekrar kesişecektir. Tam da Büşra için ailesinin söz keseceği bir zamana denk gelen bu karşılaşmalar; Büşra ve Yaman’ın içinde, özlerindeki benzerliğe göre değer kazanan bir yakınlaşmaya yol açacaktır. Önyargılar, çevre baskısı, Yaman’ın yoga hocası sevgilisi Alara, Büşra’ın tutucu ama kişiliği gelgitlerle dolu sözlüsü Ferit ve tüm bunların yaratacağı absürd komik engellerle dolu bir macera. Büşra ve Yaman birbirlerine karşı yalnızlıklarını ne kadar gizleyebilecektir? (busrafilmi.com)

İlk haber gazeteciler.com'dan

Kitapla ilgili ilk tanıtım haberini gazeteciler.com sitesi yayınladı. "Amca Size Gazeteci Diyebilir miyim? (Türk Sinemasında Gazeteci Figürü)" isimli kitabıyla Mehmet Sağnak ilginç bir çalışmaya imza attı" spotuyla verilen haberde şöyle deniliyor: "Mehmet Sağnak sinemaya farklı bir bakış atıyor: Türk filmlerinde gazeteci figürünü inceliyor. Yönetmen ve senaristlerin gazetecileri nasıl algıladıkları ve yansıttıkları üzerine bir araştırma; Amca Size Gazeteci Diyebilir miyim? Bu kitapta, başlangıcından günümüze iyi ya da kötü örnekleriyle, zaman zaman kamuoyunun sesi olmuş Türk sinemasının, muhabirinden foto muhabirine, kameramanından televizyon sunucusuna, şef ve yöneticilerinden patronlara varan bir çerçevede, nasıl baktığını, nasıl bir gazeteci figürü çizdiği, yüzlerce uzun metrajlı film taranarak ve seyredilerek ortaya konuluyor. Gazeteci - akademisyen Mehmet Sağnak'ın bu kitabında Türk sinemasına oyuncu, yönetmen, senarist, yapımcı, eser sahibi hatta besteci olarak emek vermiş gazetecilerin bu çalışmalarının yanısıra, filmlerde; daktilodan bilgisayara, not defterinden teybe, PTT kulübesinden cep telefonuna Babıâli'nin geçirdiği teknolojik evrenin yansıması da izleniyor. Sinemaya kucak açmış, gazete ve televizyon kuruluşları, katkıda bulunan gazetecilerin de aktarıldığı kitapta, gazeteci - sinema ilişkisi gazeteci ve yönetmenlerin ağzından aktarılıyor. Filmlerden fotoğraf karelerinin de yer aldığı 445 sayfalık kitap, TB Yayıncılık'tan çıktı. Babıâli'yi bir de beyazperdeden görmek isteyenler için önemli bir kaynak."
sineteci, gazeteciler.com'a teşekkür eder

10 Ağustos 2010 Salı

Karakolda Ayna Var

Yönetmen: Halit Refiğ
Senaryo: Halit Refiğ
Oyuncular (fotoğraf): Fatma Girik (Demirçiçek Ferhunde), Sadri Alışık (Taş Kasaplı Necati), Suphi Tekniker (Gazeteci Haluk)
Yıl: 1966
Konu: Esrarengiz bir olaya karışan Dümen Basri ile onu kurtarmaya çalışan bir polis kadının öyküsü. (Agâh Özgüç, Türk Filmleri Sözlüğü, Cilt 1, s. 299)
Halit Refiğ: "Kendi içinde bir iddiası olan filmdi Karakolda Ayna Var. Ve o iddia bir yönüyle gerçekleşti. Film çok büyük bir ticari başarı kazandı. Onun arkasından da bana o başarının üstüne onun benzerini yaptırma meselesi ortaya çıktı: bunun üzerine ben Kız Kolunda Damga Var'ı yaptım. İlki gibi özenerek değil, öylesine yaptım. O da ticari başarı kazandı. Ama o zaman bana gelen bütün teklifler bu tarz filmleri çekmem yönünde olmaya başladı." (İbrahim Türk, Halit Refiğ Düşlerden Düşüncelere Söyleşiler, Kabalcı Yayınevi, s. 215)