Merhaba

Merhaba. Bu blog, Sineteci, Amca Size Gazeteci Diyebilir miyim? kitabından yola çıkılarak oluşturuldu. Adı da oradan geliyor. Kitap hazırlandıktan sonra da “Türk sinemasında gazeteci figürü” araştırmamızı kapsayan başka filmlere de ulaştık. Yani, araştırma sürecek. Burada öncelikle, kitapta yer veremediğimiz filmleri aktarmayı amaçlıyoruz. Ama kitapla sınırlı değiliz. Türkiye sineması ve/veya gazetecilik konusunda da araştırma, inceleme, görüş ve yorumlara açığız. Hoşgeldiniz.

Sineteci'de

Reha Erdem'e Venedik'ten ödül Antalya'da En İyi Film Mavi Bisiklet Bir Zamanlar Anadolu'da En İyi 100'de Londra'nın galibi Sivas Yılın 'Genç Cadı'sı Begüm Akkaya Sadri Alışık Oyuncu Ödülleri Esme Madra'ya Güney Kore'den ödül

14 Aralık 2010 Salı

Sana Layık Değilim

Yönetmen: Osman F. Seden
Senaryo: Osman F. Seden
Oyuncular: Türkan Şoray, Sadri Alışık, Önder Somer (fotoğraf)
Yıl: 1965
Konu: Nişanlısının kardeşiyle ilişki kuran kör bir kızın hikayesi. (Agâh Özgüç, Türk Filmleri Sözlüğü, Cilt 1, s. 272) Osman (Sadri Alışık), Türkan'ı (Türkan Şoray) sevmektedir. Türkan kör olur. Ekrem sevgilisi Sevda'nın (Gülbin Eray)ardından Almanya'ya gider ve cinayete karışır. Ama Osman, Türkan'ın sevdiği küçük kardeşi Ekrem'in (Önder Somer) Almanya'da başına gelenleri gazetede okumasına rağmen gerçeği Türkan'dan gizler. (sineteci)

1 Aralık 2010 Çarşamba

Gün Ortasında Karanlık

Yönetmen: Memduh Ün
Senaryo: Yusuf Özarslan
Oyuncular: Fatma Girik, Halil Ergün, Yavuzer Çetinkaya
Yıl: 1990
Konu: Çocuk hastalıkları uzmanı olan doktor Güzin, onbeş yaşındaki zeka özürlü oğlu Sedat ile birlikte zorlu bir hayat mücadelesi vermektedir. Güzin çocukları çok seven iyi bir insan ve cefakar bir annedir aynı zamanda. Uzun süredir oğlu için bakıcı aramakta ancak Sedat'ın durumu nedeniyle kimse işe talip olmamaktadır. Çok bunalan ve daha çok hoşgörü bulabileceği bir yere yerleşmeyi düşünen Güzin, annesinden kalan ve çocukluğunun geçtiği İstanbul'da eski evlerine taşınır. Ne var ki bir gün hastaneden eve döndüğünde oğlunun cansız bedeniyle karşılaşır ve acılı annenin dünyası altüst olur. (kartonet)

14 Kasım 2010 Pazar

Şaka Yapma

Yönetmen: Osman F. Seden
Senaryo: Osman F. Seden
Oyuncular (fotoğraf): Metin Akpınar ve gazeteciler
Yıl: 1981
Konu: Zengin bir adamın, at arabacısı bir gence arabasıyla çarpmasıyla gelişen olayları konu alan bu komedide, hastaneye kaldırılan yaralı gencin çok az ömrü kaldığı öğrenilir. Onun bu durumundan yararlanmak isteyen reklamcılar para kazanmak için bir yardım kampanyası başlatırlar ve olaylar komik bir şekilde gelişir. (sinematürk)

26 Ekim 2010 Salı

Hasip ile Nasip

Yönetmen: Atıf Yılmaz
Senaryo: Umur Bugay
Oyuncular (fotoğraf): Zeki Alasya (Nasip), Ahmet Turgutlu (Kasabalı), Reşit Çıldam (Kasabalı), Cevdet Arıkan (Muhabir)
Yıl: 1976
Konu: Düşman iki ailenin öyküsü.(Agâh Özgüç, Türk Filmleri Sözlüğü, Cilt 2, S. 60)

Fotoğrafı görülen sahnede şu konuşmalar geçmektedir:
Muhabir: Affedersiniz sizce bu seçimleri kim kazanacak?
Nasip: Biz kazanacağız elbette. Neden soruyon?
Muhabir: Oyunuzu kime verdiniz efemdim?
Nasip: Kasabamız için en hayırlı aday kim ise ona verdim.
Muhabir: Sizce kim bu aday?
Nasip: Belediye başkanlığını kazanacak aday kimse o. (sineteci)

18 Ekim 2010 Pazartesi

Press

Yönetmen: Sedat Yılmaz
Senaryo: Sedat Yılmaz
Oyuncular (fotoğraf): Engin Emre Değer (Alişan), Aram Dildar (Fırat)
Yıl: 2010
Konu: 90’lı yılların ilk yarısında çatışmaların yoğun yaşandığı günlerde, bir avuç gazeteci Diyarbakır’da yaşanan insan hakkı ihlallerini dünyaya duyurmaya çalışmaktadır. Büronun teknik olanaksızlıkları yetmezmiş gibi her türlü engellemeyle karşılaşırlar. Gazetecilerin en basit işleri bile onlar için aşılması zor engeller haline gelir. Çektikleri fotoğrafları bastıracak yer bulmak ya da fotoğrafları İstanbul’a göndermek için sürekli karşılarına çıkan engelleri aşmak zorundadırlar. Gazetecilik onlar için profesyonellik gerektiren bir iş olmaktan çıkmış, ölüm kalım meselesi haline dönüşmüştür. Ancak büro çalışanları işlerini yapmaya devam ettikçe baskılar da giderek artmaktadır. Kimi kaçırılıp tehdit edilir, kimi sokak ortasında öldürülür, büroları polisler tarafından basılıp dağıtılır. Kimi baskılara daha fazla dayanamaz, büroda çalışmayı bırakır. Film, tüm bu sıkıntılı süreçte eleman eksikliğinden dolayı 17 yaşında gazetecilik yapmaya başlayan Fırat'ın yaşananlar karşısındaki duruşunu anlatıyor. (facebook)
Press, 47. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "Jüri Özel Ödülü"nü aldı.

11 Ekim 2010 Pazartesi

İzmir Ateşler İçinde

Yönetmen: Nuri O. Ergün
Senaryo: Osman F. Seden
Oyuncular (fotoğraf): Ahmet Mekin (İngiliz Kemal), Şükran Sabuncu, Hadi Hün (Harry Dickson)
Yıl: 1959
Konu: Türk casusu İngiliz Kemal ile bir general kızının aşk ve macera öyküsü. Zürih-Londra anlaşmaları nedeniyle Dışişleri Bakanlığı tarafından gösterimi yasaklandı. (Agâh Özgüç, Türk Filmleri Sözlüğü, Cilt 1, s. 60)
İngiliz Kemal, Amerikan Herald Tribune gazetesi muhabiri Harry Dickson'un yerine geçerek Yunan karargahına girer. (sineteci)

2 Ekim 2010 Cumartesi

Kefenin Cebi Yok

Yönetmen: Orhan Aykanat
Senarist: Ali Fuat Kalkan
Oyuncular (fotoğraf): Melek Görgün, İzzet Günay ve gazeteciler
Yıl: 1972
Konu: Bir mafya liderinin öyküsü. (Agâh Özgüç, Türk Filmleri Sözlüğü, Cilt 1, s. 473)
"Milyoner Alman kızı" Renata (Melek Görgün), Kemal'e (İzzet Günay) aşık olur. Almanya'da nişanlıdır ama Kemal'le Türkiye'ye kaçar. Nişanlısı da(Altan Günbay) mültimilyonerdir. Nişanlısının peşine düşer ve Türkiye'ye gelir. Nişanlısını bulup getirene 1 milyon Mark verecektir. Gazetedeki bu haber ödül avcılarının iştahını kabartır. (sineteci)

25 Eylül 2010 Cumartesi

Sen de Yüreğinde Sevgiye Yer Aç

Yönetmen: Şerif Gören
Senaryo: Hüseyin Kuzu
Oyuncular (fotoğraf): Gazeteciler, Sibel Turnagöl (Su)
Yıl: 1987
Konu: Ali İhsan Can (Kadir İnanır), 12 Eylül sonrası girdiği davalarda ün yapmış bir avukattır. Ayrıca sosyal bir demokrat partide ön saflarda görev almış popüler bir halk adamı olan Ali Can, bu yalnız geçen yıllardan sonra doğup büyüdüğü Side'ye döner. Uzun bir süreden beri ayrı yaşadığı karısı da Side'de bir pansiyonda kalmaktadır. Kendisini bekleyen eşi Aytaç'ın (Aytaç Öztuna) bazı sorunları nedeniyle karşılıklı bir sürtüşmeye girerken, Ali Can bu arada karşılaştığı Su (Sibel Turnagöl) adlı genç bir kızla ilgilenmeye başlar. Ali Can, geçmiş günlerin getirdiği karmaşa içinde Su onun için bir "yaz macerası" mı olacaktır, yoksa bu ilişki tutkulu bir aşka mı dönüşecektir? (Agâh Özgüç, Türk Filmleri Sözlüğü, Cilt 2, s. 320)

5 Eylül 2010 Pazar

Ağlayan Kadın

Yönetmen: Semih Evin, Osman F. Seden
Senaryo: Osman F. Seden
Oyuncular: Türkan Şoray (Şükran/Leyla), İzzet Günay (Osman), Neriman Köksal (Neriman)
Fotoğraf: Cumhuriyet gazetesinin (!) manşeti: "randevucu kadın kızı tarafından öldürüldü" Spot: Evinde sermaye olarak çalıştırdığı kızı tarafından öldürülen randevucu kadının ölümündeki esrar çözüldü
Solda Neriman Köksal, sağda Türkan Şoray’ın fotoğrafı
Yıl: 1967
Konu: Cinayet işleyip hapishanelere kadar düşen bir banka memuresinin öyküsü. (Agâh Özgüç, Türk Filmleri Sözlüğü, Cilt 1, s. 312)

31 Ağustos 2010 Salı

11'e 10 Kala

Yönetmen: Pelin Esmer
Senaryo: Pelin Esmer
Oyuncular (fotoğraf): Nejat İşler (Ali), Mithat Esmer (Mithat Bey)
Yıl: 2010
Konu: Emniyet Apartmanı’nın dördüncü katında yaşayan Mithat Bey, yıllardır biriktirdiği, evinde kendisine sadece küçük bir yaşam alanı bırakan koleksiyonlarını o güne kadar karşısına çıkan her türlü tehdite karşı korumayı başarmıştır. Koleksiyonunun devamlılığını bozmamak için aradığı herhangi bir parça onu İstanbul’un her köşesine götürebilir. Mithat Bey için İstanbul onun koleksiyonu kadar sınırsızdır. Ali için İstanbul, Emniyet Apartmanı ve çevresiyle sınırlıdır. Köyünden İstanbul’a geldiğinde apartmana kapıcı olarak giren Ali, kızı kapıcı dairesindeki rutubetten astıma yakalanınca, daha iyi koşullar sağlayana kadar bir süre önce ailesini köye geri yollamıştır. Apartmanın diğer sakinleri deprem endişesi ve daha değerli bir eve sahip olma isteğiyle binayı yıkıp yeniden inşaa etmeyi tercih edince, Mithat Bey’in koleksiyonları uğruna verdiği savaşların en zorlusu başlar. Bina yıkılırsa Mithat Bey koleksiyonlarını kaybedecektir, Ali de hem evini, hem işini. Artık apartman, yalnız yaşayan bu iki adamın ortak kaderidir. Koleksiyonun devamlılığı için başlayan ilişkileri, Mithat Bey’in Ali’ye İstanbul’u devretmesiyle farklı bir boyuta geçer, birbirlerinin kaderlerini farketmeden değiştirdikleri bir noktada biter. (11e10kala.com)

28 Ağustos 2010 Cumartesi

İlk 10'da 8 Türk filmi

Sinema seyircisinin yüzde 67,7’si Türk filmlerini tercih etti. Bu yılın ilk altı ayında en çok hasılat elde eden filmler sıralamasında ilk 10’a sekiz Türk filmi girdi. İlk alt ayda, geçen yılın aynı dönemine göre, yerli film seyircisi yüzde 25,5 arttı. Türkiye, yerli film tüketiminde dünyada dördüncü, Avrupa’da birinci oldu. Hasılatlarına (TL) göre, ilk 10’a giren sekiz Türk filmi şunlar: Recep İvedik 3 (28.708.946), Eyyvah Eyvah (21.686.172), Yahşi Batı (20.885.375), Çok Film Hareketler Bunlar (9.490.603), Veda (8.240.410), Kutsal Damacana 2 (6.843.704), Ejder Kapanı (6.716.187), Romantik Komedi (6.099.230).
(Meltem Ersoy, Habertürk, 24.08.2010)

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Büşra

Yönetmen: Alper Çağlar
Senaryo: Bahadır Boysal, Alper Çağlar
Oyuncular (fotoğraf): Mine Kılıç (Büşra), Tayanç Ayaydın (Yaman)
Yıl: 2010
Konu: Cumhuriyetçi çizgide bir gazetenin editörüyle yapılan bir iş görüşmesinin can sıkıcı finalinde ilk kez karşılaşan Büşra ile gazeteci-yazar Yaman Göktuğ’un yolu, Yaman’ın olay çıkardığı bir televizyon programının sonrasında tekrar kesişecektir. Tam da Büşra için ailesinin söz keseceği bir zamana denk gelen bu karşılaşmalar; Büşra ve Yaman’ın içinde, özlerindeki benzerliğe göre değer kazanan bir yakınlaşmaya yol açacaktır. Önyargılar, çevre baskısı, Yaman’ın yoga hocası sevgilisi Alara, Büşra’ın tutucu ama kişiliği gelgitlerle dolu sözlüsü Ferit ve tüm bunların yaratacağı absürd komik engellerle dolu bir macera. Büşra ve Yaman birbirlerine karşı yalnızlıklarını ne kadar gizleyebilecektir? (busrafilmi.com)

İlk haber gazeteciler.com'dan

Kitapla ilgili ilk tanıtım haberini gazeteciler.com sitesi yayınladı. "Amca Size Gazeteci Diyebilir miyim? (Türk Sinemasında Gazeteci Figürü)" isimli kitabıyla Mehmet Sağnak ilginç bir çalışmaya imza attı" spotuyla verilen haberde şöyle deniliyor: "Mehmet Sağnak sinemaya farklı bir bakış atıyor: Türk filmlerinde gazeteci figürünü inceliyor. Yönetmen ve senaristlerin gazetecileri nasıl algıladıkları ve yansıttıkları üzerine bir araştırma; Amca Size Gazeteci Diyebilir miyim? Bu kitapta, başlangıcından günümüze iyi ya da kötü örnekleriyle, zaman zaman kamuoyunun sesi olmuş Türk sinemasının, muhabirinden foto muhabirine, kameramanından televizyon sunucusuna, şef ve yöneticilerinden patronlara varan bir çerçevede, nasıl baktığını, nasıl bir gazeteci figürü çizdiği, yüzlerce uzun metrajlı film taranarak ve seyredilerek ortaya konuluyor. Gazeteci - akademisyen Mehmet Sağnak'ın bu kitabında Türk sinemasına oyuncu, yönetmen, senarist, yapımcı, eser sahibi hatta besteci olarak emek vermiş gazetecilerin bu çalışmalarının yanısıra, filmlerde; daktilodan bilgisayara, not defterinden teybe, PTT kulübesinden cep telefonuna Babıâli'nin geçirdiği teknolojik evrenin yansıması da izleniyor. Sinemaya kucak açmış, gazete ve televizyon kuruluşları, katkıda bulunan gazetecilerin de aktarıldığı kitapta, gazeteci - sinema ilişkisi gazeteci ve yönetmenlerin ağzından aktarılıyor. Filmlerden fotoğraf karelerinin de yer aldığı 445 sayfalık kitap, TB Yayıncılık'tan çıktı. Babıâli'yi bir de beyazperdeden görmek isteyenler için önemli bir kaynak."
sineteci, gazeteciler.com'a teşekkür eder

10 Ağustos 2010 Salı

Karakolda Ayna Var

Yönetmen: Halit Refiğ
Senaryo: Halit Refiğ
Oyuncular (fotoğraf): Fatma Girik (Demirçiçek Ferhunde), Sadri Alışık (Taş Kasaplı Necati), Suphi Tekniker (Gazeteci Haluk)
Yıl: 1966
Konu: Esrarengiz bir olaya karışan Dümen Basri ile onu kurtarmaya çalışan bir polis kadının öyküsü. (Agâh Özgüç, Türk Filmleri Sözlüğü, Cilt 1, s. 299)
Halit Refiğ: "Kendi içinde bir iddiası olan filmdi Karakolda Ayna Var. Ve o iddia bir yönüyle gerçekleşti. Film çok büyük bir ticari başarı kazandı. Onun arkasından da bana o başarının üstüne onun benzerini yaptırma meselesi ortaya çıktı: bunun üzerine ben Kız Kolunda Damga Var'ı yaptım. İlki gibi özenerek değil, öylesine yaptım. O da ticari başarı kazandı. Ama o zaman bana gelen bütün teklifler bu tarz filmleri çekmem yönünde olmaya başladı." (İbrahim Türk, Halit Refiğ Düşlerden Düşüncelere Söyleşiler, Kabalcı Yayınevi, s. 215)

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Amca Size Gazeteci Diyebilir miyim?

Sinemaya farklı bir bakış: Türk filmlerinde gazeteci figürü. Yönetmen ve senaristlerin gazetecileri nasıl algıladıkları ve yansıttıkları üzerine bir araştırma; Amca Size Gazeteci Diyebilir miyim? Bu kitapta, başlangıcından günümüze iyi ya da kötü örnekleriyle, zaman zaman kamuoyunun sesi olmuş Türk sinemasının, muhabirinden foto muhabirine, kameramanından televizyon sunucusuna, şef ve yöneticilerinden patronlara varan bir çerçevede, nasıl baktığını, nasıl bir gazeteci figürü çizdiği, yüzlerce uzun metrajlı film taranarak ve seyredilerek ortaya konuluyor. Gazeteci-akademisyen Mehmet Sağnak’ın bu kitabında Türk sinemasına oyuncu, yönetmen, senarist, yapımcı, eser sahibi hatta besteci olarak emek vermiş gazetecilerin bu çalışmalarının yanısıra, filmlerde; daktilodan bilgisayara, not defterinden teybe, PTT kulübesinden cep telefonuna Babıâli’nin geçirdiği teknolojik evrenin yansıması da izleniyor. Sinemaya kucak açmış, gazete ve televizyon kuruluşları, katkıda bulunan gazetecilerin de aktarıldığı kitapta, gazeteci-sinema ilişkisi gazeteci ve yönetmenlerin ağzından veriliyor. Filmlerden fotoğraf karelerinin de yer aldığı 444 sayfalık kitap, TB Yayıncılık’tan çıktı. Babıâli’yi bir de beyaz perdeden görmek isteyenler için önemli bir kaynak.